- Kategoriler
- Aydın Erkmen İllüstrasyon Sergisi
- Bensen Ünlüoğlu
- Meral Tunca Kırk Yama Kırk Çanta Elişi Sergisi
- Mehlika Baş Camaltı Resim Sergisi
- Sevil Ilgaz Kişisel Resim Sergisi
- Kibele'nin Torunları 2 Karma Resim & Heykel Sergisi
- Şeref & Melike Doğan-Karma Seramik Sergisi
- Çiler Belen Sandık Odası Sergisi
- Sema Karcı & Serap Pekin Takı ve Obje Sergisi
- Ful Origami - Ful Duran Kişisel Origami Sergisi
- Büyük Şehrin Küçük İnsanları - Özhan Pak Kişisel Seramik Sergisi
- Güneş Kadınları - Fotoğraf ve Bebek Sergisi
- Nilgün Sokullu & belgin Şahin - Hayaller Yorumlar
- Alev Oskay -Benle.... - Seramik Sergisi
- Kibele nin Torunları - Karma Resim ve Heykel Sergisi
- TAKILASI AŞKLAR - Karma Takı Sergisi
- Hülya Deniz Özkal - Kum ve Ateş - Gümüş ve Cam Boncuk Sergisi
- Bülent Himmetoğlu - Camaltı Resim Sergisi
- Lesya Demchenko -Kedili İstanbul / Resim Sergisi
- Şebnem Çaylan - NEVİ-STANBUL / Resim Sergisi-Şebnem Çaylan
- Yüksel Dede - Toprakla Yoğrulan Kültür / Seramik Sergisi
Yüksel Dede - Toprakla Yoğrulan Kültür /Seramik Sergisi
02 - 27 Mart 2010
Killi toprağın biçimlendirilebilme ve pişirildiğinde sertleşerek şeklini koruyabilme özelliğini keşfeden insanoğlu için bu malzeme, tarihin belli bir döneminden itibaren vazgeçilmez bir hammadde haline gelmiştir. Bu süreç yaşadığımız coğrafya içinde günümüzden 10.000 yıl öncesine kadar inmektedir. İnsanoğlunun tarım ve hayvancılığa yönelip, yerleşik yaşam biçimine geçerek bulguladığı kil ve ondan ürettiği heykelcikler, çanak çömlek ve diğer nesneler, bu uzun soluklu serüvende günlük yaşamdaki yerlerini hep korumuşlardır. İnsanoğlu bu hammaddeden sadece günlük kullanım eşyası olarak faydalanmamış, aynı zamanda duygu ve düşüncelerinin anlattığı bir aktarım aracı olarak da kullanmıştır.
Toprak ilk başlarda elle biçimlendirilmiştir ve arkeolojik buluntulara göre bu geleneğin 3500-4000 yıl kadar devam ettiği bilinir. Günümüzde insanlar tarafından belki de en az bilinen bu zaman dilimi içinde her toplum kendine özgü bir çanak çömlek kültürü geliştirmiştir. Her bir eserin insan elinde ayrı bir özenle biçimlenmesi, süslenmesi ve toprağa özgürce istenilen şeklin verilmesi, bu dönemlerde yapılan eserlerin özgünlüğünü sağlamaktadır. Gerek toplumların ihtiyaçları, gerekse kültürel farklılıklar birçok farklı coğrafyada seramik biçimlerinde ve seramiklerin üzerine aktarılan desenlerde inanılmaz bir çeşitliliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yazının daha keşfedilmediği bu dönemleri anlamamızda bu eserlerin büyük yeri vardır.
Serginin başlıca amacı “Deneysel Arkeoloji” yöntemlerinden yararlanmaktır. Geçmiş dönemleri daha iyi anlayabilmemizi sağlayan bu bilimsel yaklaşım bir zaman yolculuğuna benzetilebilir. Kullanılan malzemeler, yapım teknikleri ve üretim koşulları saptanır ve nesnelerin hangi amaçla, nasıl kullanıldıkları öğrenilmeye çalışılır.
Diğer amaç ise insanoğlunun kültürel belleğinin ürünleri olan arkeolojik malzemeleri bilimsel veri olmaktan çıkarmaktır. Binlerce yıl önce yaşayan toplumlarda yalnızca kullanım aracı değil aynı zamanda anlatım aracı olarak da değer gören ve o toplumların yüzünü yansıtan eserlerin sadece müzelerde sergilenmesi yeterli değildir. Geçmiş kültürlere ait nesnelerin taklit edilmeden yorumlanması ve yeniden yaşamımızın bir yerinde var olmasını sağlamaktır.
Sergilenmekte olan seramikler, yukarıda anlatılan amaçlar doğrultusunda, Anadolu ve Balkanlardaki Neolitik ve Kalkolitik devirlerde uygulanan yöntemlerin belirlenmesi, benzer yöntemlerin geliştirilmesi ve benzer koşulların yaratılmasıyla elle biçimlendirilmiştir. Eserlerin hiçbiri bugüne dek bulunan arkeolojik çanak çömleklerin kopyası değildir. Ancak yine de yapılış yöntemi ve üretim koşullarındaki benzerlikleriyle tarihin derinliklerinde kalmış kültürlerin ruhunu yansıtırlar.